Pekin, ABD’nin tüm Çin mallarına ekstra yüzde 10 gümrük vergisi uygulamasına kızgınsa da bunu belli etmemekte başarı gösteriyor.
Ticaret savaşının kazananı olmayacağına dair uyarılarını tekrarladıktan sonra Washington’ı görüşmelere başlamaya çağıran Pekin, gümrük vergisinin devreye girdiği saate kadar adım atmadı.
Gümrük vergisi uygulaması başladıktan hemen sonra yaptığı açıklamada ise 10 Şubat’tan itibaren ABD’den aldığı bazı mallara – ham petrol ve büyük otomobiller de dahil – yüzde 10-15 oranında misilleme gümrük vergisi uygulayacağını duyurdu.
Çin hükümeti, daha fazla gümrük vergisinden kaçınmak ve dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ilişkinin kontrolden çıkmasını önlemek için Washington ile bir anlaşma yapma umuduyla itidalli davranmış olabilir.
Zira ABD Başkanı Donald Trump, Kanada ve Meksika’ya yüzde 25’lik gümrük vergilerinin yürürlüğe girmesinden saatler geri adım atmayı kabul etti. Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in bu hafta görüşmesi bekleniyor.
Trump’ın ilk döneminde Çin’den ithal edilen on milyarlarca dolarlık ürüne uyguladığı gümrük vergilerine ek olarak getirilen yüzde 10’luk vergi, ekonominin durgun seyrettiği Çin’de endişelerin artmasına neden oluyor.
Pekin ve Washington daha önce de gümrük vergileri konusunda karşı karşıya gelmişti. Ancak Trump’ın ilk döneminden bu yana çok şey değişti.
Birincisi, Çin ekonomisi 2020’de olduğu kadar ABD’ye bağımlı değil. Pekin Afrika, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya’daki ticaret anlaşmalarını güçlendirdi. Şu anda 120’den fazla ülkenin en büyük ticaret ortağı konumunda.
Carnegie China’dan Chong Ja Ian’a göre gümrük vergisi konusunda anlaşma hala mümkün olabilir ancak yüzde10’luk ek vergi Trump’ın ABD ekonomisi için istediği kaldıracı sağlamakta yetersiz kalabilir.
ABD geri çekilirken Şi’nin ‘kazan-kazan’ yaklaşımı
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping burada daha büyük bir fırsat da görüyor olabilir.
Trump daha ilk haftasında Avrupa Birliği’ni (AB) bile gümrük vergileriyle vurmakla tehdit ederek kendi arka bahçesinde bölünme tohumları ekiyor. Trump’ın eylemleri ABD’nin müttefiklerini kendilerini neyin beklediği konusunda meraka düşürebilir.
Buna karşılık Çin sakin, istikrarlı ve belki de daha cazip bir küresel ticaret ortağı olarak görünmek istiyor.
Stimson Centre Çin Programı Direktörü Yun Sun’a göre, “Trump’ın ‘Önce Amerika’ politikası dünyadaki neredeyse tüm ülkelere zorluk ve tehditler getirecek.”
“ABD-Çin stratejik rekabeti açısından bakıldığında, ABD’nin liderliğinin ve güvenilirliğinin azalması Çin’in yararına olacaktır. İkili ilişkiler düzeyinde Çin için iyi sonuçlanması pek olası değil ama Pekin kesinlikle durumdan yararlanmaya çalışacak…”
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin lideri olarak Şi, Çin’in alternatif bir dünya düzenine liderlik etme arzusunu gizlemiyor.
Covid pandemisinin sona ermesi ardından yoğun bir şekilde seyahat etti ve Dünya Bankası gibi büyük uluslararası kurumları ve Paris İklim Anlaşması gibi anlaşmaları destekledi.
Çin devlet medyası bunu bütün ülkeleri kucaklamak ve diplomatik bağları derinleştirmek olarak yansıtıyor.
Trump 2020’de ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) sağladığı finansmanı durdurduğunda, Çin ek fon sözü vermişti. Washington’ın WHO’dan ayrılmasının ardından Pekin’in Amerika’nın yerini doldurmak için yeniden devreye girebileceği beklentileri yüksek.
Trump’ın göreve geldiği ilk gün tüm dış yardımları dondurması uzun süredir ABD fonlarına bağımlı olan ülke ve kuruluşlarda kaosa yol açtı. Bu alanda da Çin, ekonomik gerilemeye rağmen bu boşluğu doldurmaya soyunabilir.
Modern Çin tarihçisi ve Seul’deki Yonsei Üniversitesi’nde Profesör olan John Delury, Trump’ın ‘Önce Amerika’ doktrininin Washington’ın küresel lider konumunu daha da zayıflatabileceğini söylüyor.
Delury’ye göre, “Büyük ticaret ortaklarına yönelik gümrük vergileri ve dış yardımların dondurulması kombinasyonu, hem Küresel Güney’e hem de OECD’ye ABD’nin uluslararası ortaklık ve işbirliğiyle ilgilenmediği mesajını veriyor”.
“Şi’nin tutarlı ‘kazan-kazan’ küreselleşme mesajı, Amerika dünyadan çekilirken yepyeni bir anlam kazanıyor.”
Pekin, küresel yönetime talip olurken son 50 yılın Amerikan liderliğindeki dünya düzenini altüst etmek için fırsat arıyor ve ikinci Trump yönetiminin yarattığı belirsizlik bu fırsatı sunabilir.
Yeni ittifaklar
Chong ise “Bunun Pekin’e gerçekten önemli bir avantaj sağlayıp sağlamadığı konusunda pek emin değil.”
“Özellikle Pasifik’teki pek çok ABD müttefiki ve ortağının Pekin’le çalışmak için bir nedeni var ama aynı zamanda temkinli olmak için de nedenleri var. Bu nedenle Japonya, Güney Kore, Filipinler ve Avustralya’nın kısmen Çin’e karşı besledikleri endişeler nedeniyle birbirlerine yaklaştıklarını gördük.”
Avustralya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’ne göre Avustralya, Japonya ve Güney Kore arasında “ikinci bir Trump yönetiminin etkisiyle” olası bir üçlü ilişki için “ivme kazanılıyor.”
Filipinler ile birlikte her üç ülke de Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki iddialarından endişe duyuyor. Bu üç ülke aynı zamanda Tayvan’la ilgili olası bir savaştan da endişeli.
Pekin burayı eninde sonunda ülkenin bir parçası olacak ayrılıkçı bir eyalet olarak görüyor ve bunu başarmak için güç kullanmayı da göz ardı etmiyor.
Tayvan uzun zamandır ABD-Çin ilişkilerindeki en çekişmeli konulardan biri. Pekin, Washington’ın Taipei’ye verdiği her tür desteği kınıyor.
Ancak Trump sürekli olarak Kanada’yı ilhak etmek ya da Grönland’ı satın almakla tehdit ederken Washington’ın Çin’in saldırganlık işaretlerine karşılık vermesi zor olabilir.
Bölgedeki çoğu ülke, Çin ile ekonomik ilişkilerini dengelemek için Washington ile askeri ittifakı kullandı.
Ancak şimdi, Pekin’den çekinen ve ABD’den korkan bu ülkeler, dünyanın en büyük güçlerinden hiçbirinin yer almadığı yeni Asya ittifakları kurabilirler.
Fırtına öncesi sessizlik
Trump gümrük vergilerini, Çinlilerin Yeni Yılı kutladıkları ve en uzun tatile çıktıkları hafta sonunda açıkladı.
İlk başta Çin’in tek tepkisi yasal yollara başvuracağı ve Dünya Ticaret Örgütü’nü (DTÖ) kullanarak şikayetlerini dile getireceği yönündeydi.
Ancak bu Washington için çok az tehdit oluşturuyor. DTÖ’nün uyuşmazlık çözüm sistemi, Donald Trump’ın ilk döneminde itirazları ele alacak yargıçların atanmasını engellediği 2019’dan bu yana fiilen kapalı.
Ardından Çin misilleme gümrük vergilerini açıkladı. Tatil sona ererken ve parti yetkilileri Pekin’e görev başına dönerken vermeleri gereken kararlar var.
Yetkililer son haftalarda, özellikle de iki liderin geçen ay Trump’ın deyimiyle “harika bir telefon görüşmesi” yapmasının ardından, Trump yönetiminin ilişkiyi istikrarlı tutmak isteyebileceğine dair işaretlerle cesaretlenmişti.
Ancak hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar dış politika ve ekonomi alanında Çin’i Amerika’nın en büyük tehdidi olarak görmeye başladıkça bu durum daha da zorlaşacak.
Fudan Üniversitesi Amerikan Çalışmaları Merkezi’nde profesör ve direktör olan Wu Xinbo’ya göre, “Trump’ın öngörülemezliği, fevriliği ve pervasızlığı kaçınılmaz olarak ikili ilişkilerde önemli şoklara yol açacak”.
“Ayrıca, ekibinde Çin konusu da dahil olmak üzere epeyce şahin var. İkili ilişkilerin önümüzdeki dört yıl boyunca ciddi bir kesintiye uğraması kaçınılmaz.”
Çin, ABD ile ilişkileri ve bir ticaret savaşının yavaşlayan ekonomisine verebileceği zarar konusunda kesinlikle endişeli.
Ancak aynı zamanda mevcut siyasi ortamı kullanarak uluslararası toplumu kendi istediği yöne ve kendi etki alanına çekmenin de yollarını arayacaktır.
More Stories
Ankara’da bugün bazı yollar trafiğe kapatılacak
Kartalkaya’daki faciada flaş gelişme: 2 yöneticiye gözaltı!
Naaşına 26 ay sonra ulaşılan şehit Uzman Çavuş Bazna için Şırnak’ta tören